BİZİ POLİSTEN KİM KORUYACAK

Dün Schönau’da yaşanan ve bir kişinin ölümüyle sonuçlanan olay, insanlara bir kez daha polisin ne yapmak istediğini sorgulattı. Sözde toplumu korumak için görev yapan polisin, insanlar için giderek bir tehlike haline geldiğini gördük.

Elinde ekmek bıçağıyla kendinden geçmiş bir şekilde hezeyan yaşayan bir insanın attığı birkaç adımdan sonra, birbiriyle su tabancası sıkarak şakalaşan çocuklar gibi ard arda ateş açarak bir insanın hayatına son verme cesareti bu polisler nerden buluyor kendilerinde?

Çok değil daha bir buçuk yıl önce psikiyatri tedavisi için gittiği hastane de bir doktorun ihbarıyla kliniğe getirilmesi gereken zavallı bir adamı yüzlerce insanın gözü önünde boğazına sıkarak, nefesiz ölümüne sebebiyet veren polislerle ayını anlayış kereye giriyor.  

Hiçbir şey bilmeyen bir insan bile dün yaşanan olaydaki polisin aceleciliği ve cehaletini sergileyemez. Bir tetiğe dokunmak, bir insanın son nefesini çırpına çırpına vermesine neden olmak bu kadar kolay mı?

Bu polisler bilgisayar oyunlarındaki savaş oyunlarında mı eğitim alıp sokağa çıkıyor?

Yarın bir gün herhangi bir polis yolumuzu çevirip toplum güvenliği adına arama yaptığında ve etrafımızda bizi videoya alan ya da fotoğraf çekecek birileri olmadığında kim vurduya gitmeyeceğimizi kim garanti edebilir?

Ortadoğu ve Asya ülkelerinden birçok mülteci, demokratik ve insan haklarına sahip bir ülkede olmak için çok zor koşullarda canını dişine takarak, dağlardan taşlardan; ormanlardan okyanuslardan aşarak geldiği bu ülkede polisin kendilerine herhangi çeteden daha acımasız davranmayacağını nerden bilebiliriz. Çember giderek daralıyor.  Can güvenliğimiz “yasal mermisiyle” bize yaklaşan bir polisin ani hareketiyle yok olup gidebilir. Schönau’daki olayın Ante P. olayından hiçbir farkı yok. Tek farkı biri nefessiz kalarak, diğeri çırpınarak öldü.