enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
36,1039
EURO
37,3267
ALTIN
3.337,57
BIST
9.790,32

N’dedi derseniz…

19.06.2024
21
A+
A-

Dünya, üzerinde milyarlarca insanın birbirine benzer hayat yaşadığı bir arı kovanı işliyor. Az önce ve şimdiki zamanı yaşarken, bir sonraki adımda düşündüklerimiz ve düşlediklerimiz bir toz bulutu gibi dağılıp gidiyor.

Ölüm, bir sonraki adımda yokluğu-muz hakkında hiçbir ipucu vermez.

Son nefesle birlikte hayallere ve mutlaka unutulacak anılara karışarak sessizliğe bürünür insan. Unutulmuş, isimleri silinmiş ve asla hatırlanamayacak, hayatın telaşına ve kanuna boyun eğerek hiç yaşamamış gibi sessizliğe gömülür.

Mannheim’da bir polisin ölümüyle sonuçlanan son olaylar toplumun birçok kesiminde duygusal tepkilere neden oldu. Ölüm şekli ve ölenin buruk hikayesi her zaman için bir kahraman yaratmaya müsaittir.

Herkes gepegenç bir polisin Markplatz’ın ortasında bir saldırgan tarafından boynundan bıçaklanarak ölümünü, video görüntülerden içi burkularak ve büyük bir acıyla izledi.

Görüntüler dehşet vericiydi.

Ya kameralar olmasaydı, ne olurdu?

Aynı etki yaratılır mıydı?

Aynı kamera görüntüleri Mannheim Schönau’da Ertekin Özkan’ın bir polisin silahından çıkan kurşunlarla ölümünü ve Markplatz’da psikolojik sorunları bulunan Ante P. bir polis tarafından yere yatırılarak nefessiz kalarak can vermesini de çekti.

Hepsinin hikayesinde acı bir çizgi vardı. Ve hiçbir acı öbüründen büyük değildi.

Ölmeden önce kendi hallerinde sakin, kimsenin haberi olmadan dünya üzerindeki milyarlarca insandan biri olarak varlıklarını sürdürürken, trajik sonları insanların hafızasına kazındı.

Artık ölülerin kahraman olduğu bir dünyada yaşıyoruz.

Öldürülen polis Rouven Laur boynuna bıçak darbesini almadan önce, sabah uyandığında ne düşündü? Aynada kendine son kez baktığında aklından ne geçti? Ya da yola koyulup öldürüleceği yere adım adım yaklaşırken en son neyin kokusunu aldı, en son neyi hayal ettiğini hiçbir zaman bilemeyeceğiz.

Bildiğimiz tek şey, aldığı bıçak darbeleriyle boynundan akan kanın sıcaklığını hissederek ve üstündeki gökyüzüne bakarak, son kez öleceği yere yığılıp kalması oldu.

Oysa bundan bir sene önce, psikolojik sorunları olan ve psikiyatri hastanesinden kaçan Ante P. de aynı gökyüzü altında Markplatz’ın hemen yanındaki kaldırımda, gene bir polisin hunharca üstüne oturup boynunu sıktığı için son efesini vererek öldü.

Ertekin Özkan da aynı hikayede ölümü saniye saniye kameralara yansıyarak son nefesini verdi.

Artık ölümlere tanık olmak, insanların yokluğa ve sessizliğe gidişlerini an be an izlemek olağan hale geldi. Ve herkes en son öleni haklı görüyor.

Dün Ertekin Özkan’ı ve Ante P.’yi öldürenler, Markplatz’da kendini bilmez bir kişinin inancı adına polis Rouven Laur’u öldürdüğü için unutulmamalı. Ve hiçbir ölüm bir öncekini aklamamalı

Ante P.’yi öldürenin 6 bin Euro ceza aldığı, Ertekin Özkan’a dört kurşun sıkan polisin hala görevde olduğu bu yalan dünyada, polis Rouven Laur’u boynundan bıçaklayıp yirmi dokuz yaşındaki gepegenç bir delikanlının annesini, babasını ve sevdiklerini yasa boğan Sulaiman Ataee’den hiçbir farkı yok…

Sadece renkleri lacivert..

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.